Kardes Türküler
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kardes Türküler


 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
asdfsadfsdfsfsa
sinan (157)
157 Mesajlar - 48%
Nâgihan (48)
48 Mesajlar - 15%
DevrimEmekleBüyür (40)
40 Mesajlar - 12%
Barikat (36)
36 Mesajlar - 11%
Gelincik (23)
23 Mesajlar - 7%
onurumut (10)
10 Mesajlar - 3%
Déngé Dayikan (6)
6 Mesajlar - 2%
KardesTurkuler (5)
5 Mesajlar - 2%
vartinik (2)
2 Mesajlar - 1%
adiloşbebe (1)
1 Mesaj - 0%

Paylaş|

devrimci sanatcilar

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
YazarMesaj
DevrimEmekleBüyür
    

*****

DevrimEmekleBüyür
Erkek
Balık
Kaplan


Mesaj Sayısı : 40


Puan : 98

Rep : 1

Doğum tarihi : 01/03/74

Kayıt tarihi : 21/06/11

Yaş : 50

Nerden : Istanbul

devrimci sanatcilar Empty
MesajKonu: devrimci sanatcilar devrimci sanatcilar EmptyCuma Haz. 24, 2011 12:16 am

devrimci sanatcilar Ahmet-kaya-hayatAhmet Kaya’nın 1957 sonbaharında doğduğu şartlar düşünüldüğünde, ömrünün çoğunu sonbaharlarla geçireceğini tahmin etmek pek de güç değildi aslında. Ne kumaş fabrikasında işçi olarak çalışan babasının dünyayı değiştirmek gibi bir iddiası vardı ne de doğduğu şehir Malatya’nın ve ailenin kırk metrekarelik evinin dünyanın güzelliklerini rahatça görebilecekleri bir penceresi. Belki doğanın her türlü nimetiyle onurlandırdığı topraklardı doğduğu topraklar; ama dünyanın o yöresinde görülebilecek pek bir güzellik yoktu o yıllarda. İkinci Dünya Savaşı’nın iyiden iyiye yoksullaştırdığı Türkiye, küçük Ahmet’in doğumundan üç yıl sonra cumhuriyetin ilk büyük askerî darbesine şahit olacak, idam sehpalarında başbakanlarını, bakanlarını görecekti. Otuz dört yıllık genç cumhuriyet, çok büyük acılara gebeydi. Binlerce yıldır din uğruna, altın uğruna ve hatta bazen bir kadın uğruna onlarca ırktan milyonlarca insanın kanının döküldüğü Anadolu topraklarının acısı dinmeyecekti kim bilir kaç yıl daha.

Beşinci ve son çocuktu Ahmet. Babası Adıyaman’dan Malatya’ya iş bulmak uğruna göç etmiş bir Kürt, annesi çocuklarını namuslu ve iyi yetiştirmeye çalışan bir Türk’tü. Türkiye’nin o yıllardaki özeti gibiydiler yani biraz. Ahmet’in otoriteyle uyuşmazlığı daha dört-beş yaşlarında iken sokakla tanışmasıyla başladı. Sakin ve kendi halinde yaşayan ailenin dünyayla çatışan, dışa dönük ve disipline edilemez bireyiydi o. Sinemaya gidebilmek için dedesinin ayvalarını manava satıyordu bazen, bazen mahallenin başıboş eşeğine binip zamanın en ünlü gazetesinde günlük bant olarak yayımlanan çizgi roman kahramanı Kara Murat olup kötüleri kılıçtan geçiriyordu.

Müziğe olan ilgisini keşfeden babası, Ahmet henüz altı yaşındayken nerdeyse boyu kadar bir bağlamayı doğum günü hediyesi olarak eve getirdi. Ailenin yemek parasından artırılıp alınan bu bağlamanın engellenemez bir fırtınanın ilk esintisi olduğunun kimse farkında değildi elbette.

Sanki bir uzvu eksik doğmuştu da Ahmet, o bağlama eve gelince tamamlandı vücudu.

Birkaç ay içinde bağlamadan çıkardığı seslerle tüm aileyi bıktırdı. Oysa ona göre artık sahneye çıkmanın zamanıydı belki de. İnsanlar dinlemiyorsa o, dinleyecek birilerini mutlaka bulacak kadar inatçıydı. İlk konserini, bahçedeki kümeste tavuklara verdi. Tavuklar mutlu oluyor muydu bilinmez; ama Ahmet bu parasız konserleri uzunca bir süre devam ettirdi. İlk gerçek sahnesi içinse dokuz yaşına kadar beklemek durumundaydı. Dokuz yaşına geldiğinde babasının çalıştığı fabrikanın işçilerinin düzenlediği işçi bayramı gecesinde kendini sahnede buldu. İşçiler Ahmet’i dinlemeyi, Ahmet kendini dinleyen işçileri çok sevmişti o gün… Yüz binlerce insanın, işçinin hayatlarının yeniden darmadağın olacağı ikinci darbeye üç yıl vardı. O gece ne oradaki işçiler ne de Ahmet, çok yakın bir gelecekte işçi bayramını kutlamak şöyle dursun, işçi kelimesini bile kullanamayacaklarını bilmiyorlardı.

Türkiye on binlerce üniversite öğrencisini, işçisini hapishanelerde çürümeye yollarken 1971 darbesine damgasını vuran olay, Amerikan emperyalizmine karşı duran henüz yirmili yaşlarının ortasındaki üç sosyalist gencin, hiç kimseyi öldürmedikleri ve yaralamadıkları halde, hızla yapılan bir yargılamanın ardından idam edilmeleri oldu. Ahmet on beş yaşındaydı. Anadolu toprakları, verdiği nimetlerin karşılığını almaya devam ediyordu. Bu toplumsal ve siyasal atmosfer eşliğinde bir kuşak daha büyüyor ve onların bilinci şekilleniyordu. Bu kuşağın tanıklık edeceği ilk haksızlık da bu olmayacaktı.

Ahmet okula gidiyor ve geri kalan zamanlarında bir aile dostlarının kaset, plak satan müzik dükkânında çalışıyordu. Bu dükkânda çalıştığı sıralarda, çok çeşitli müzik türlerini tanıma imkânı buldu. Özellikle dükkâna gelen, Ruhi Su kasetleri alan ve bol paçalı pantolon giyen uzun saçlı gençler dikkatini çekmekteydi. Yıllar sonra kendi hayatını anlatan bir belgeselde onlara o zamanlar “Sucular” dediğini söyleyecekti. Ahmet’in Sucular dediği gençler, toplumsal duyarlılığı olan ve bütün dünyada 68 kuşağı olarak anılan kuşağın Türkiye’deki yansımasından başka bir şey değildi. Ahmet’in yazdığını hatırladığı ilk beste de o gençlerden biri olan, Volkswagen marka bir minibüsle dolmuşçuluk yapan ve bir süre yanında muavin olarak çalıştığı, çok sevdiği Başar Ağabey’i için yazılmıştır. Bir gün sokak ortasında aniden polis tarafından tutuklanıp götürülen Başar’ın durumuna çok üzülen Ahmet, “Bir Volkswagen alacağım, adını Başar koyacağım.” diye başlayan bestesiyle yüzlerce şarkılık bir repertuvarın ilk adımlarını attığını bilmemektedir elbette.

Aile, babanın emekli olması ve alınan emekli maaşının geçinmeye yetemeyecek kadar az olması nedeniyle Malatya’yı terk edip yeni bir iş ve çocuklar için daha iyi bir gelecek umutlarıyla İstanbul’a göç etme kararı alır. Dönem, tüm Türkiye’de göç dönemidir. Yüzlerce otobüs ve kamyon doğudan, batıdaki şehirlere ve özellikle de İstanbul’a her gün umut taşımaktadır. Her gün binlerce küçük çocuk, tıpkı Ahmet’in o zaman hissettiği büyük şehrin içlerine saldığı korkuyu ve bunun üzerlerine tüm ihtişamıyla çöküşünün ezilmişliğini yaşamaktadır. Ahmet, ilk kez gördüğü denizi kocaman bir dere sanmış, eşyalarının bulunduğu kolilerin üzerinde yazan “Malatya” yazısından dolayı küçümsendikleri bir şehre geldiklerini daha ilk gün anlamış ve yine daha ilk gün aynı dili konuştukları halde kendi konuşmasındaki aksan yüzünden “öteki” olduğunu fark etmiştir. Bu “fark”lılık, emeklerinden başka kaybedecek şeyleri olmayanları giderek yalnızlaştırmakta ve bu da çaresiz bir öfke mecrasına doğru birikmektedir.

Türkiye’nin batısı nüfus olarak kabardıkça toplum katmanları arasındaki uçurum büyümekte, siyasî kutuplaşmalar uçlara gitmekte, ülke her yeni gün en batısından en doğusuna daha fazla gerilmektedir. Üniversitelerden her gün yeni ölüm haberleri gelmekte, gün be gün kötüye giden ekonomi ve işsizlik, sokaklara taşan kalabalıklar yaratmaktadır. Ahmet, okulu bırakıp aile ekonomisine katkıda bulunmak için çalışmak zorundadır artık. Sokağı artık başka bir gözle tanımaya ve başka türlü algılamaya başlamıştır. Kızlı erkekli gezen İstanbul gençliğine çok özenir; ama onlar gibi giyinmenin kendisine yakışmadığını hissedip çok üzülür. Ne doğduğu ve bildiği kültürü tamamen bırakabilir ne de İstanbul’u Malatya yapabilir. Birçok vasıfsız işe girer çıkar o yıllarda. Kısa süreli de olsa işportacılık, çeşitli iş yerlerinde çıraklık yapar; ama asla bağlamasını bırakmaz. Müzikle yatıp müzikle kalkmaktadır. Ve tabii ki ülkenin içinde bulunduğu durum, ruh hâlini nasıl etkiliyorsa müziğini de


devrimci sanatcilar I_up_arrow devrimci sanatcilar I_down_arrow
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

devrimci sanatcilar

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kardes Türküler :: - MÜZiK - :: Devrimci Sanatçılar-
İstatistikler - Top 10
En Çok Yazan
Yeni Konu / Mesaj
Kullanıcı AdıMesajları
Konu
Tarih
Yazan
sinan (157)
157 Mesajlar - 48%
Nâgihan (48)
48 Mesajlar - 15%
DevrimEmekleBüyür (40)
40 Mesajlar - 12%
Barikat (36)
36 Mesajlar - 11%
Gelincik (23)
23 Mesajlar - 7%
onurumut (10)
10 Mesajlar - 3%
Déngé Dayikan (6)
6 Mesajlar - 2%
KardesTurkuler (5)
5 Mesajlar - 2%
vartinik (2)
2 Mesajlar - 1%
adiloşbebe (1)
1 Mesaj - 0%
Son Konular
Konu
Yazan
Özgür Sanat Girişimi, duyarlı olan bütün sanatçıları sınıra çağırıyor
Yazan:
Tarih: Çarş. Kas. 05, 2014 4:51 am

Kızılderili Çocuk Teması
Yazan:
Tarih: Ptsi Ara. 05, 2011 5:49 am

Yoldaslar Tema
Yazan:
Tarih: Salı Kas. 29, 2011 7:56 am

Kirli bi Cocuk yüzüyüm - Radyo Temasi
Yazan:
Tarih: Ptsi Kas. 28, 2011 10:19 am

Che Gue Vara - Temasi
Yazan:
Tarih: Ptsi Kas. 28, 2011 10:07 am

Eller YorgunYürekyorgunGözlerYorgun - Radyo Temasi
Yazan:
Tarih: Ptsi Kas. 28, 2011 10:06 am

OZAN DiRENC YANMA BiR DAHA TEK MP3
Yazan:
Tarih: C.tesi Kas. 19, 2011 11:04 am

CEVDET BAGCA - GÖC - TEK MP3
Yazan:
Tarih: Salı Kas. 01, 2011 1:03 am

Ünol Büyükgönünç Güzel Günler Görecegiz 1998
Yazan:
Tarih: Paz Ekim 30, 2011 2:44 am

Yunus Kamay Işçi Kardeşim FuLL Album
Yazan:
Tarih: Paz Ekim 30, 2011 1:09 am











KARDEŞ TÜRKÜLER  ©  2011     -     By Nâgihan
Bedava forum kurmaya hazir misin ? | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar