Mesaj Sayısı : 157
Puan : 444
Rep : 3
Doğum tarihi : 18/12/76
Kayıt tarihi : 20/06/11
Yaş : 47
Nerden : Almanya
| Konu: Hatırlamıyor, yaşıyoruz Paz Eyl. 11, 2011 11:06 am | |
| Hatırlamıyor, yaşıyoruz“12 Eylül’den hesap soracağız!” diye attığımız sloganlarımızın altını yalnızca darbeyi yapanların yargılanmasına indirgeyerek değil darbeyle yaratılan ve katmerlenen kapitalist sömürü düzenini yıkma mücadelesiyle doldurmalıyız!Eylül gelince haber kanallarında, gazetelerde ya da otobüste, bakkalda, iş yerlerinde yapılan konuşmalarda bir değişiklik görünür. Daha 12 Eylül tarihi yaklaşmadan her tarafta 12 Eylül’e dair anılarını, görüşlerini anlatanlar çıkar. Bir de 9 yıllık hükümetin 12 Eylül’le ilgili propagandaları gözümüze çarpar.
Eskimiş solcu yazarlar ve onlara eklenen tam teşkilat liberaller anılarını anlatıp dururlarken AKP’ye teşekkürlerini iletmekten asla geri durmazlar. 12 Eylül’le “hesaplaşacağını”, artık ülkenin artık faşizmin hüküm sürdüğü günlere tekrar dönmeyeceğini bulduğu her fırsatta bağıran AKP, ülkemizde her şeyin demokratikleşeceğine dair sözlerle adeta 9 yılda bir yalan rüzgârı estirdi. Bunun peşine takılanlarsa iş işten geçtikten sonra ya kuyruğundan çekildiler ya da bu kadar yapılana rağmen “yetmez ama biz yine destekliyoruz” dediler. Neydi bu 12 Eylül? Tek başına askerin, “kardeş kardeşi öldürmesin” diyerek, sağcısını da solcusunu da içeri attığı günlerin başlangıcı mıydı? Yoksa böylesi bir mazeretle yaratmak istedikleri “dikensiz gül bahçesi’nin” tohumlarının ekildiği tarlada hasat zamanı mı gelmişti?
Yıllarca bize yutturulmaya çalışılan yalanların peşine takılmamız istendi. Emekçi sınıfların kurtuluşu için verilen mücadelenin, sömürünün olmadığı bir dünyanın kavgasında olanların üzerine bir balyoz gibi inen gündü 12 Eylül. Hedef tek başına bu sınıfsız, sınırsız bir dünya mücadelesi verenlerin ortadan kaldırılması değildi. Aynı zamanda, sermaye sınıfının amansız sömürüsünün önünü açacak yasaları devreye sokmaktı.Devrimci hareketi bastırıp, işçi sınıfını ve tüm toplumu sindirerek denetim altına alabilmek için uygulanan bu dizginsiz faşist zulüm ve terörün asıl hedefi, sermaye için dikensiz bir gül bahçesi yaratmaktı. Bugün de liberal ideolojinin pazarlayıcısı haline gelmiş liberal budalalar, isçi sınıfı hareketinin çözülüp silahsızlandırılmasını, asıl olarak kapitalizmin bilim ve teknolojide yaptığı atılımlara, bu sayede uygulamaya soktuğu yeni üretim modelleri ve tekniklerine vb. vb. bağlıyorlar. Bu tekyönlü yaklaşımlarla onlar aslında sermayenin gücüne ve yeteneklerine övgü düzüyorlar. Çünkü dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de neoliberalizmin bu ‘başarısının’ temelinde dizginsiz bir faşist zorbalık ve zulmün yattığını, ona bu ‘başarı’nın yolunu askeri faşist darbeler ve uzun yıllar süren cunta yönetimlerinin açtığı gerçeğini silikleştirmeye, dolayısıyla neoliberalizmle faşist zorbalık ve onun aracılığıyla inşa edilen rejimler arasındaki organik bağı elçabukluğuyla hasıraltı etmeye çalışıyorlar.12 Eylül öncesinde sınıf hareketine bir bakışMetal işçileri için yapılan 1 Mayıs afişinde yer alan şu söz düşündürücüydü: “Biz ne kazanıyorsak, patronlar emeğimizden 6 kat fazlasını kazanıyor”. ‘80 öncesinde metal işçilerinin grevlerine, gücüne, hak taleplerine karşı koyamayan bir sermaye vardı. Metal işçileri, 1976′lardan itibaren MESS Grevleri, DGM grevleri, Profilo işgali gibi çeşitli öncü eylemlerle öne çıkıp sermayenin korkulu rüyası haline gelmişlerdi, hatta 12 Eylül geldiğinde Profilo başta olmak üzere birçok fabrikada Maden-İş grevdeydi ama o dönem bu militanlık sadece metal işçilerinde değildi. TARİŞ, Antbirlik, Paktaş, Bossa gibi örneklerden de görülebileceği üzere tekstil isçilerinden maden isçilerine, Coca Cola, Ülker gibi direnişlerle öne çıkan gıda sektörü işçilerinden ilaç ve petrokimya isçilerine kadar hemen her sektör, sermayenin korkulu rüyası haline gelmişti. Türkiye İşverenler Sendikası (TİSK) başkanı ünlü kan emici Halit Narin, 12 Eylül darbesini bu yüzden zaten “Bugüne kadar isçiler gülmüştü, simdi gülme sırası bizde” şeklinde çok veciz bir sözle karşılamıştı.İşçi sınıfı sadece ekonomik talepleri için sokağa çıkmıyor, emekçilere yönelik ekonomik, siyasi saldırı karşısında şalterleri indirip sokakları zaptediyordu. O zaman köşeye sıkışan, devrimcilerden ve işçi sınıfından duyduğu korkuyla yurtdışına kaçmaya çalışan burjuvalar korkudan uyuyamıyorlardı. 12 Eylül’e dair yapılan belgesellerde, işçi sınıfından ve onun öncülerinden çok korktuklarını söylediler. Ölesiye korktukları için baskı ve işkenceyi devreye soktular.
Türkiye’de işçilerin, emekçilerin ve Kürt halkının hatırlayınca bile tüyleri ürperen o faşist darbeyle hesaplaşacağını söyleyen AKP, 9. yılını tamamladı. Orduya ve askerlere yönelince birçok kişi yüzünü AKP’ye dönmüştü. Hatta kendine devrimciyim, solcuyum diyen budalalar bile… Yapılan birkaç değişikliği biz işçi ve emekçilere “demokratikleşme” diye yutturmaya çalıştılar. Anayasa referandumunda “Darbecileri yargılayacağım” diyerek oy istediler. 12 Eylül’ün çocuğu olan YÖK’ün kaldırılacağı safsataları ortalıkta dolaştı/dolaşıyor. Solcu demokrat maskesi olan birçok kendini bilmez de bu yalanlara kanarak onları destekledi. 12 Eylül’e karşı dava açıldı, generaller dizginlendi.Peki, ne değişti? İşçi ve emekçilerin sömürülmesinin baskı ve yasalarla önünü iyice açan bu darbeyle hesaplaşan bir hükümet varsa neden kıdem tazminatlarımıza el konuluyor; neden çalışma saatlerimiz uzatılıp esnek çalışma dayatılıyor; neden iş güvenliği sağlanmadığı için iş cinayetlerine kurban gidiyoruz; neden özgür bir halk olmak istedikleri için Kürt halkı kimyasal silahlara maruz kalıyor… sorular uzatılabilir. Bugün en demokratik eyleme katıldığımızdan dolayı yıllarca tutuklu kalıyorsak, üniversiteliler parasız eğitim istedikleri için en az 2 yıl hapse mahkûm ediliyorsa… AKP ve ona destek sunan budalalar yollarına baksınlar. Çünkü sermaye sınıfının bizi iliklerimize kadar sömürme planlarının yürürlüğe konmasını sağlayan o günü ve sonrasını unutmayacağız! Sömürüsüz bir dünya talebimize karşı yapılan faşist askeri darbenin hesabını sermaye sahipleri soramazlar. 12 Eylül’ü, işkenceleri, idamları unutmadık; o günleri aratmayan yasalar orta yerde dururken burjuva partilerini nasıl destekleriz?
O günlerde temelleri atılan ve YÖK, RTÜK gibi 12 Eylül’ün çocukları, toplumu ve sınıfı baskı araçlarıyla sindirmiştir. Sendikaların düzen yardakçılığı ve işçi kıyımları, grevsiz toplusözleşmeler, siyasi partilerin düzen bekçilikleri, seçim sistemlerinin/seçim barajlarının siyasi baskı ve sindirme aracı olarak kullanılması ve daha niceleri… Evet, 12 Eylül fiziken yoktur, cuntacılar pasif duruma getirilmiştir ancak 12 Eylül’ün koşullarından daha beterini ve onun sonuçlarını yaşamaya devam etmekteyiz.
İşte bu yüzden, onların bizi daha fazla köleleştirmek için çıkardıkları yasalara, uyguladıkları faşist baskılara karşı emeğimizden gelen gücü konuşturmalıyız. Artık ne yana baksak sömürüyü, açlığı, yoksulluğu, baskıyı yaşadığımız şu günlerde 12 Eylül’e ve onun yasalarına karşı sesimizi daha fazla çıkartmalıyız! “12 Eylül’den hesap soracağız!” diye attığımız sloganlarımızın altını yalnızca darbeyi yapanların yargılanmasına indirgeyerek değil darbeyle yaratılan ve katmerlenen kapitalist sömürü düzenini yıkma mücadelesiyle doldurmalıyız! * 650 bin kişi gözaltına alındı. * 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. * Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. * 7 bin kişi için idam cezası istendi. * 517 kişiye idam cezası verildi. * Haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asıldı. * İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis’e gönderildi. * 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. * 171 kişinin “işkenceden öldüğü” belgelendi. * Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi. * 14 kişi açlık grevinde öldü. * 16 kişi “kaçarken” vuruldu. * 95 kişi “çatışmada” öldü. * 73 kişiye “doğal ölüm raporu” verildi. * 43 kişinin “intihar ettiği” bildirildi. * 937 film “sakıncalı” bulunduğu için yasaklandı. * 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu. * 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi. * 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi. * 3 gazeteci silahla öldürüldü. * 39 ton gazete ve dergi imha edildi.
KAYNAK : ALINTERi |
|